27 Haziran 2012 Çarşamba

I'm Coming Home...

Adından anlaşıldığı gibi bu yazı eve geri dönüşümle alakalı. Çok az süre sonra istanbuldayim. :) aslında hem çok mutlu hem de azıcık üzücü bir haber bu. Buradaki arkadaşlarım ailem özleyeceğim insanlar.

Her ne kadar böyle olsa da durum paşa paşa Pazartesi sabahı 7de evden çıktım ve huntersville'de bir kiliseye gittim. Çok geçmeden herkes oradaydı. Bütün kuzey Karolina-çok tuhaf yalnız böyle söyleyince - öğrencileri toplandık. Ağlayanlar, gülenler, uyuyanlar derken saat 4 oldu otobüsler geldi, eşyaları yükledik yola çıktık :) 12 saat sonra uyandığımda hemen yazı yazmak istedim çünkü New York'taydik. Şimdi o yazıdan:

Bana günaydın size tunaydin, malum saat 4.19 ve ben bir kere daha New york'tayim. Hani çok kalabalık çekilmez falan ama gecenin 4unde aydınlık New york gecesine uyanıp ışıklara hayranca bakmamak elde değil. 12 saat süren bu lanet olası otobüs yolculuğunu az çok deger kılıyor hani. Kulağımda the red violin ost beni bırakın ben azıcık bakinayim dostlar siz kendinize iyi bakın ;)


Ve söylemeden gecemiyecegim New york çok istanbulsun bebeğim. Bence hayatını istanbulda geçiren her sabır küpü vatandaş New yorkta sag kalır yani. Ama itiraf etmeli istanbul sabahın 4unde bu kadarda uyanık değil be canlar!! Ciddi anlamda bisikletlisinden yayasına çok uyanık, öküz kadar dükkanları her yerde sale ile çok bastan çıkartıcı çok alisverislolik! Her yerden "meraba ben New york" egosu yükseliyor buram buram. Çekiyorsun icine tabi, iki dakika da asık ediyor hani ama biraz da biz hazırız asık olmaya kız milletiyiz sonuçta. Ama sanmam ki bu sehir cinsiyet ayrımına girsin.... Herkesi asık etmiştir edecektirde. Ama yine de istanbul bir başka be.


Bir an gökdelenlerden birinin üstünde YOLO yazıyor sanıp soka giriyorum ama çabucak geçiyor tabii. Benim göz yanılsamam yoksa Nyc o kadar hipster değil daha, daha. Ben burada edebiyat parçalaya durayım otobüsün yarısı fosur fosur uyumakta tabii. Gecmis olsun....


Tabi bütün sanın zenginliğin altında bir queens var. Çok bir sanayi Mahallesi bu semt. Ama sevdim tanıdık geldiginden, bir an kendimi Sarıyer Beşiktaş minibüsünde buldum. Öyle canlarım sağlıcakla kalın :)

Öyle yani New York'ta kahvaltı takılalım derken saatler geçti tüm seneyi birlikte geçirdiğimiz arkadaslarımız bir bir havaalanına doğru yola çıktı. Ben, deniz ve marah 10.30 otobüsüne binip New york'a yola çıkmamız gerekti. Tabii öncesinde ben, kerstin ve naomi sarışıp ağladık. Bütün seneyi beraber geçirdikten sonra ayrılmak çok zor geldi gercekten.

8 saat süren yolculuktan sonra sonunda Washington Dc'ye vardık. İlk gördüğüm kişi bana koşan Demre oldu. :) tabii ki gerisi geldi bir süre sonra türkce kulakları doldurdu.

Şimdi gün sayıyoruz hep beraber 30 Haziran'da istanbula tekrar ayak basmaya...

Anneciğimin yollarda olduğumdan kutlayamadigim doğum gününü kutlamaya...

Beni dört gözle bekleyin anacım,
BG


17 Haziran 2012 Pazar

Safe and Sound! Part 2


Evet, simdi daha eglenceli olan kisim!

Aslinda bu kamp isinin asil noktasi 'Sliding Rock' denilen turistik dogal kaydirak/selaleye gitmekti.
Bu gordugunuz selalenin adi Sliding Rock. Selalenin altindaki taslar cok duz oldugundan kendisi dogal bir kaydirak gorevi gormekte. Girisi adam basi 1$, olay iceri gitmesi degil, o alana gitmesi ve ordan kendini asagi birakacak cesaretin olmasi. Bakiniz ben 5 dakika sadece bakakaldim. Olay sadece selaleden kendini birakmakla da bitmiyor. Bu selale allahin daginda oldugundan, suda daglardan eriyen kar suyu oldugundan, bayagi bayagi bayagi bir soguk sudan bahsediyoruz. Yaklasik 10-15 derece en iliginda. Dedim yaptim yaptim, yapmadim bir daha ne zaman gelirim buraya. Haliyle selalenin basinda kendini bulduktan sonra geri kacacak bir sey yok. Kendini birakiveriyorsun. Ciglik ata ata selalenin altindaki kucuk ama etkili kazan catirt diye dusuyorsun. Yani baska bir deyisle COK EGLENCELI!


Insanlarin gittikce degisen eglence anlayislarini baska bir yaziya birakiyoruz hep beraber.

Burdan kampa donduk, ustumuzu degisip Hendersonville'e indik ve bir alman restoranina gittik. Ehe. Gitmez olaydik. Cok geleneksel olmasindan dolayi her bir yemegin domuz eti icermesiyle, bendeniz makarna yedim. Ama olsun guzeldi gayet. Garson da cok sekerdi. Aha, merhaba babacim. Selamlar, saygilar bu arada. :D

Kampa donmeden Walmart-Amerika'nin bimi- turunda marshmellow, cikolata ve kraker alip, biraz da kahvaltilik aldik. Kampa dondugumuzde bir guzel atesimizi yaktik, ateste kizarttigimiz marshmellow'la Smores denilen bir amerikan kamp klasigini gerceklestirdik. 
Kendilerini 1 deki gibi yapiyoruz. Tabii ki kizarmis marshmellowla. 2deki gibi mukemmel gorunusu elde edip bir sure eserimize bakiyoruz sonra 3teki gibi hapur hupur goturuyoruz.
Cok cok cok seviyoruz!

Azicik atesbasi muhabbetinden sonra yattik kaktik, sabah ritueli yaptik. Sonra kendimizi gole attik. Ben tabi bu gol suresinin bir kismini kapin on ofisinde gecirdim cunku bu onemli nokta internetin oldugu tek noktaydi. Allahtan amerikanlar hangi yasta olurlarsa olsunlar internetsiz yapamiyorlar. Just like me! 


Kampimizi toparlayip kaldirip yollara dustuk. Kendimizi nereye attik dersiniz? Aclik oyunlarinin arena kisimlarinin cekildigi Dupont State Forest! Dedik biz napip, edip bulazaaaz! Rue, Katniss, PEETA!  Ki bulduk bazi yerleri cok eglendik. Cok cok cok guzeldi. Ve burda selalenin arkasina gecme sansiniz yakaladik.

Kayalara tirmanip. asiri kaygan olup kayalardan dusmeyip selalenin arkasina surunmemiz gerekse de, bende bu son bir hafta yaptin yaptin, yapmadin senin kaybin tavri ve Katie'e de bu maceraci kisilik oldugundan korka korka o selalenin altina girdik, icinde durduk, altindan kayip kazanina atladik. Cok eglendik ama olme tehlikesi gecirmedik degil.  Iste bu yandaki selale o selale. Ustteki de o selale. :)



Burada kalkip ayni ormanda olan daha korkutucu ve yuzulmesi olan selalere dogru bir 1 saatlik yuruyus gerceklestirdik. Cidden hersey bir yana, korkutucu evet ama bu kadar guzellik cok az bulunur bence. Ya da bana yeni malum Istanbul'da gun gecmiyor ki baska bir selale. Saka saka. Sizde gorun alin buyrun. 
Cok guzel?
Cok guzelden ote, evet, muhtesem.

Ben selalerden atladim zipladim, selalerden geri donerken ayagimi burktum. Aslinda daha onceden burkup 2 hafta aircast denilen zimbirti olmadan yurumedigimden beri ilk defa boyle bir zorlayayim dedim, ehe, merhaba, zorlanmaya gelemiyormus bilek beyefendimiz. Yine acimaya basladi ama no pain no gain gencler. Siz kiskanmaya devam edins!

Burdan sonra orda burda dura dura, geze geze, eve geldik. :) Bende oturup hemen size anlatayim dedim nerelerdeydim butun haftasonu, sebekesiz, internetsiz, bol eglenceli, kahkahali.

Saka maka 8 gunum kaldi north carolina'da. Kesinlikle evim diyebilirim yani. Sariyer, kadikoy ayri ama burasi da ayri be. Cok cok cok ozlerim kesin. 

Ama sizi de ozledim.
Bir de turkce konusmayi.
Cok yakinda gorusmek uzere canlar :)
Adios!
BG

Safe and Sound! Part 1

Oyle bir haftasonu gecirmisim ki, ben su anda hayatta olduguma sasiriyorum canlar.

Cuma gunu aksamustu Jamestown'dan yola cikip teeeee Pisgah Forest denilen yere geldik kamp yapmak icin. Asheville'den bir kac saat surmekle beraber telefon sirketlerinin unuttugu biryerdi burasi. Zira telefonum kamp ve kampin 1 saat cevresinde telefon kat'i suretle cekmedi. Cok zor anlar yasadim anlayacaginiz.

Oncelikle ne yaptik, yolda durduk Panera Bread'den bagel kaptik. Haliyle sabah kampin ortasinda kalkip kahvalti yapmak icin bir saat yol gitmek yerine kahvaltiyi kampa getirelim dedik. Cunku yanimizda bir kahve makinesi ve bol miktarda sicak cikolata karisimi vardi.
Neyse, Bagel dedigimiz sey pogaca simit arasinda bir yerde kalan, aslinda ikisinden de farkli cok degisik bir sey. Hala simitin yerini tutar mi karar veremedim ama ozleyecegimiz tatlardan birisi kendisi. Ozellikle cikolata parcacikli olan diyet oldurur, oyle boyle degil yani.

Neyse, daha sonra Boxcar diye bir restaurant'da aksam yemegi yedik ki, yemekten daha cok restoranin dekorasyonu beni etkiledi. Tamamen tren yolu temasina sahip restoran cok eglenceliydi. Her neyse, yine kendimizi yollara vurduk.

Camp Cascade denilen kampa vardigimizda saatasagi yukari 10.30du ve biz o karanlikta 3 tane cadiri kurmayi basardik. Ne zaman topuklulari cikartip kamp isine el attim bilmiyorum ama bayagi yetenekliyim. Benden soylemesi. Kac senelik Istanbul ormanlarindan 2-3 piknikte dogal ortam bilgilerim gelismis olmali.

Herneyse, saat 11 gibi bitirdik 12'ye kadar uyumustuk. Hayir arabada oturup yol gitmekten adam yorulur mu hic demeyin, cok yoruluyo gercekten.

Sabah kac artik bilmiyorum Katie-burdaki aileden 12 yasinda olan kiz kardesim- beni uyandirdi. Hadi kalk diye, dedim deli midir nedir. Kendisi kalkti gitti nereye gittiyse ama bende 1 saat sonra dayanamadim kalktim. Kampimizin adi kenarina kuruldugu mini mini bir golden geliyormus, dedik bir yuruyelim acilalim sabah sabah. Bu sabah yurusuyu sirasinda ogrendim ki saat 7'ymis!! Ben yazin 7'de kalktim ya, cidden bu Amerika beni cok degistirdi.
Gol suyu baya sicakti. Yuzuluyormus falan da ama benim gozumu acmadi. Akdeniz kizina cok kucuk geldi tabi.

Geri donduk, kahvalti, dus derken yine yollara dustuk. Hedef neresi? TENNESSEE!!!!



 Neler yaptik? Pigeon Forge denilen yere gittik ki cok efsane turist kasabasi anlatilamaz yasanir.

Ilk once soyle bir arabayla gectik sehirden. Kendi Hollywood balmumu heykel muzesinden, cok efsane havali ve karmakarisik olan mini golf sahalarindan mini lunaparklarina cok goz doldurucu bir kasaba.
Donen aynalardan olusan bir kaleleri bile vardi.
Ben o kadar diyorum!

Saat ogle olunca malum karnimiz acikti ve bir meksika restorani bulduk. Malum ailecek meksika-amerika mutfagi karisimi birsey olan yemek turunu pek bir seviyoruz. Yemeklerimiz cok cok cok lezzetli olmasi yanisira ustunda meksika bayragiyla geldi. Icerisinin dekorasyonu restoranin disina tas cikartmaktaydi. Oyle boyle degil ve tabii kii bir iki cumlesini bile anlayabildigim ispanyolca sarkilar bu yilki ispanyolca ogrenme cabalarimin bosuna gitmedigini seetti. :)



Biraz gezi, orayi ziyaret burayi ziyaretten sonra arabaya atladik, Pigeon Forge'dan bir o kadar turistik olan Gatlinburg'e gectik. Hard Rock Cafe'ye sahip olan bu kasaba, ayni zamanda Hard Rock Cafesi'nin isimden baska bir ozelligi olmayan, bayagi kotu servisi olan bir yer olduguyla da bilindiginden pek bir ilgimizi cekemedi. Cherokee yerlesmesine yol aldik bizde. Burasi eski tarihi bir kizilderili yerleskesi. Haliyle bugun turlar falan duzenliyorlar.
Benim en cok begendigim yonu yollarda sol tarafimizdaki arkadas gibi giyinmis takilan, dans eden, sosyallesen bireylerdi herhalde. Kucuk alisilagelmis turistik dukkanlarda cok gezilesiydi tabii ki. Bizde gezdik.


Yazinin bu kismina gelip hala dayanabildiyseniz sizi tebrik ediyorum gencler! Artik dayanamayanlar icin bunu part 1 yapip burada bitirip baska bir yaziyla devam edecegim. Herkes mutlu olsun ama degil mi :)

Optum canlarim.
Eee birde gelecek yazi gidip yuzudugum ve aslinda icine girdigim selalerle alakali hani ben diyeyim dedim.

BG

15 Haziran 2012 Cuma

I find it kind of funny

       Ne cok komik olur biliyor musunuz gencler, bu kadar aglamaktan zirlamaktan, velveleden sonra ben gelene kadar seneye 12 olacaklardan biri baska okula nakil olsa bana da yer acilsa okulda. Ne komik olur. Ama cok da guzel olur.
 Belki uc kulhuvallah bir elham okursam olur dersiniz? Malumunuz egitim sistemi son zamanlarda allahi duyar oldu. Neyse...

Saglicakla kalin canlar.
BG

14 Haziran 2012 Perşembe

Long Time No See.

Evet, evet. Biliyorum cok cok cok uzun zamandir bir kelime yazmadim ama artik yeter.

Eve donmeye cok cok cok az kaldi ve ben bir seyler attirmak istiyorum.

Bu sene yazarim dedim yazamadim canlar ama tek kelimeyle ozet gecmeye kalksam bu yili, yapamazdim. 3 kelime olurdu, o 3 kelime de ingilizce olurdu.

So-f**king-awesome! (Lanet olasi cok harika!) Anlayan anladi bence :)

Beni korkutan Turkiye'de beni neyin bekledigi... Butun OSS ve hersey ustume ustume gelicek gidince, panik yapmayi birakip sakin olmaya baslamam lazim...

Ayrica bu yaziyi yazmaya basladigim siralarda haber aldigim uzeren Kadikoy Anadolu Lisesi, benim gercek anlamda ikinci evim olan okul, geri dondugumde beni kabul etmiyor cunku ben Amerika'dayken kontenjan acigini doldurdu. Bu da demek oluyor ki benim icin yerleri yok artik. Geri donunce ne yapacagim bilmiyorum daha ama arkadaslarimla beraber mezun olmak gibi bir secenegim yok artik.

Biliyorum, cok uzucu ama keske keske yapabilecegim bir sey olsa. Anladim ki oturup aglamak pek bir ise yaramiyor. O kadar emek, calisma hepsi bir hic oldu. Hazirligi bile olmayan baska bir anadolu lisesinde, tanimadigim insanlarla mezun oluyor olacagim ve yapabilecegim hic birsey yok, egitim bakanligina tesekkurler.

Herhalde butun bir yil boyunca o kadar eglenmeme ragmen her zaman ama her zaman Istanbul'a donmeye hazirdim ama artik o kadar emin degilim maalesef. Ailem, bazi arkadaslarim olmasa Istanbul'un bana sunabilecegi hic birsey kalmadi artik.

Bir ara bu sene buradaki lisemde kalmaya karar vermistim ama farkettim ki, Istanbul'a donerek hem asil okuluma donup Oss'de sansimi deneyebilirim hem de Sat'ye girip Amerikan okullarina basvurabilirim. Hala aynisini deniyor olacagim ama birazcik daha zor bir yil bekliyor beni.-Sanki geri kalan hersey yeterince zor degilmis gibi-

Ama yine de... Dusunuyorum da bu yil herseye degerdi. Ben cok degistim ama iyi yonde degistim. Gecen sene Istanbul'dan ucaga binen kisi cok daha farkliydi ve bu yil herseye degdi.
Bu yil sadece hayatimin bir yilini gecirmedim ben burada, bir yilda baska bir hayat yasadim. Ve, ogrendim ki hicbirsey gorundugu kadar kotu degil.

Geri dondugumde KAL'i denemeyecegim degil denerim ama baska bir okula da gidebilirim. Ve bu kesinlikle dunyanin sonu degil. Evet, yaptigim onca plan suya dusmus olabilir ama yeni planlar yapacak yer acildi simdi!

Ki zaten bunu duyar duymaz herseyi birakip beni arayan, bana mesaj atan ve tabii ki canim ailem benimle oldukca herseyin ustesinden gelmeme gibi bir olasiligim yok. KAL'i cok cok ozleyecegim, okul uniformamin degisecek olmasi cok garip ama yine de sirf ben 'babacim seninle konusmam lazim' dedigim icin sabahin 4unde kalkip bilgisayari acan babam benim yanimda oldukca hersey yoluna girecek.

Bu azicik kasvetli olan ve kotu haberler getiren yazimi okuyup uzulen arkadaslarim icin bir resim paylasiyorum, paylasiyorum, ahanda paylastim!


Bakiniz kadikoy anadolu'dayim, cok da mutluyum, kocaman gulumsuyorum. Bu benimle o okulda olup beni boyle kocaman gulduren, cok cok zor bir okul olsada varliklariyle bana o okulu sevdiren herkese cok cok cok tesekkur ettigim an olsun! Beni boyle hatirlayin anacim. -Sanki oldum. Hayir olmedim gencler, cok saglikliyim-




Ve bir suru cok cok cok kullanmisim bu yazida. Uzun sure ara vermeme verin canlarim.

Hope to see y'all soon!
BG