6 Temmuz 2011 Çarşamba

Gereksiz Hareketler Bunlar

Aradaki uzun zamandan sonra yine yazıyorum arkadaşlar. Baştan beri şöylesine bir bakmışsanız çok havadan sudan, ordan burdan bir blog bu. Öyle de olmaya devam edecek. Şimdi ne kadar zamandır yazmamışım. Bu geçen zamanda bir sürü önemli şey olmuştur herhalde. Mesela okul kapandı, ben telefonumu suya düşürdüm, vize tarihim belli oldu, oryantasyon tarihi belli oldu, Amerika'nın vize sistemine saydırdık, falan filan....

Vedalaşamadıklarım umarım bu blogu okuyorlardır. Eğer sizi seviyorsam bunu zaten size belli etmişimdir ve bunu biliyorsunuzdur, söylemişimdir, anlatmışımdır bir şekilde. Beni unutmayın. Seneye tekrar başınıza üşüşücem hiç merak etmeyin ve beni çok ama çok özleyin.

Gelelim telefonumu suya düşürmeme. Olay gece 2sıralarında oldu. 20 Haziran Pazartesine yeni girmiştik ve bende eve yeni girmiştim. Banyoda kot pantolonumun arka cebinden fırlayan sevgili "şukufe"-evet telefonumun bir adı var oda şukufe- kendisini serin sulara attı. Şuanda pert. Kendisini kaybettik. Dostlar sağolsun diyorum ve amerikaya gidene eski telefonumu kullanacağım gibi geliyor şimdilik. Kader kısmet.

Şimdi neden "Gereksiz Hareketler Bunlar" dedik ona gelelim. Bilmeyenleriniz için sol kolumun dışında bileğime yakın olan kısımda bir dövmem var. Kendisinin benim için bir anlamı var. Onu çok seviyorum. 6 Eylül 2010'da yaptırmıştım. Gayet, hiç bir kere bile keşke olmasaydı demedim geçen bu zamanda. Sıkılmayacağımı da düşünüyorum. Her neyse. Ancak; bazı insanlar varki vücutlarına hayatları boyunca orada bulunacak bir dövme yaptırıyorlar ve hiç ama hiç bir anlamı yok. Anlamsız gereksiz ve hatta üzülerek söylüyorum ki bir o kadarı da çok çirkin.
Bu nedir allasen. Hangi akla hizmet böyle bir dövmeyi vücuduna kazıtırsın sen. Bu bir kız bacağı bu arada. Bir kızın vücudunda bu dövme. Kat Von D değilsen eğer olmaz yani. çok yazık kötü pis kaka. Üzgünüm ama olmamış diyorum.

Aslında elbette "renkler ve zevkler tartışılmaz" muhabbetine inancım sonsuz. Ama insanlar gördükçe yaşadıkça eleştirecek ve eleştirilecekler. Bu da bir gerçek ve ben kendi eleştirimi yapmış bulunuyorum. Bu yine iyi çok çok daha kötüleri gereksizleri dibe vurmuşları var elbette bana göre. Her neyse. Siz siz olun dövme yaptırmadan önce 2 kere değil 5454754865456465 kere düşünün. Önemli bir karar elbette ki. Yakın arkadaşlarımdan biri daha dövme yaptıracakmış daha kesin bir şey yok ama İstanbula gidince kesinleşecek sanırım. Eğer öyle bir şey olursa size burada aktarırım yine.


Vize tarihim belli oldu demiştim 14 Temmuz. Dün TKV'den gelen maile göre yapmamız gereken bir dolu iş varmış o günkü appoinmenttan önce. Mesela pasaportlarımızı vakfa yollamak. İnternet üzerinden J-1 vizesi randevusu yapmak gibi. Çok zor oldu. Cidden ıcığını cıcığını çıkartıyor USA vereceği de öğrenci vizesi yani. Saçmasapan sorular soruyor o kadar darlayıcı, bazı kısımları gereksiz. Bir de fotoğraf derdi var. Antalyada kaldığım evde bir tarayıcı olmadığı için fotoğrafçıyı bana fotoğrafın dijital kopyasını versin diye dövmekten beter ettim denebilir. Ama başardım yaptım! Bu aşamadan geçmiş, geçen, geçecek olan tüm YES öğrencilerine şimdiden geçmiş olsun deyip sabır diliyore.

Bu arada hayatım 6 Ağustostaki Amerika uçuşuma odaklı geçiyor ne nasıl olacak vizesiydi kampıydı bavuluydu yanımda götüreceğim şeylerdi yapılması gereken alışverişin listesiydi. Eh böylece Türkiye'deki zamanım gittikçe azalıyor zaman adeta koşuyor gibi geliyor. Nasıl gideceğim ben bile hala bilmiyorum ama gideceğimi biliyorum. Nasıl olduğunu büyük ihtimalle Washingtondan yazacağım postta göreceğiz.

Geçen gün nedense Calista'da-geleneksel birşeymiş gibi her sene denize gittiğimiz beachin adı- güneşlenmek yerine evde oturuyorduk nedense. 30 derece sıcağa rağmen türk kahvesi içmeye karar verdik ve Tuğba-müstakbel yengem- bana kahve falı baktı. Çok güzel güzel şeyler söyledi. Bazı şeyleri söylemek istemedi farkettim ama olsun. En önemlisi temiz gözyaşı dökeceksin dedi. Bu ağlayacağıma ama bunun nedeninin güzel birşey olması demektir. Benim için dua edin, çok güzel, en güzel şeyler bana olsun. Komikli şeylerde olsun geleyim anlatayım size.


Immm... İstanbul'a dönüşüme az bir zaman kaldı. Senelerdir yazlarımı Antalya'da geçiririm. Bu arada her yaz 12 saatlik İstanbul-Antalya yolculuğunu çekmişimdir otobüsle. Bu sene evde otururken bir anda gaza geldik annemle. 29 Haziran'a uçak bileti aldık. 1 saat 10 dakika sonra Antalyadaydık ve neredeyse aynı parayı ödedik. İşte o zaman anladım ki artık 12 saatlik otobüsü çekemezdim. Şimdi de 13 Temmuz'da 08:10 geçe Sabiha Gökçen'e gidiyorum anacım. Kim beni karşılamak ister.

Şu ana kadar ki en dağınık, karışık, uyumsuz postumu da okumuş oldunuz ama cidden beynim sulandı yani. Ve çok fazla değişik şey vardı söylemem gereken. Bir dahakine farklı postlar halinde gireceğim ama şimdilik acemiliğe verelim.

Kampım 17 Temmuzda bitiyor canlar o zamandan 6 Ağustosa kadar İstanbuldayım. Haberiniz olsun. Buluşalım, eğlenelim bir sürü unforgettable memory oluşturalım.

Kendinize çok çok iyi bakın. 
Bir sonraki postu 1 hafta geçmeden yazacağım inş.
Echo Club deyişiyle  Sİİİİ YUUUU! 

3 yorum:

  1. Gerçekten kaçta kalkıcaksın da 08.10da havaalanında olcak kılınç? :D

    YanıtlaSil
  2. hee o zaman bilemem tabi ama evine gelebilirim daha insani bir saatte :D

    YanıtlaSil

Söyle canıms...